Epilepsi
08 Şubat 2018

Bu bölümde hizmet veren doktorlarımızı görüntülemek için buraya yada soldaki resime tıklayınız.

 

Halk arasında sara hastalığı olarak da bilinen epilepsi, kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır ve beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılması sonucu ortaya çıkar. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik çeşitleri mevcuttur. Herkes tarafından epilepsi veya sara dendiği zaman anlaşılan ve iyi bilinen tonik-klonik nöbetin yanı sıra başkalarının hiç fark etmeyeceği kadar hafif nöbet çeşitleri de vardır. Tanımlanmış bu mevcut nöbet tiplerine rağmen herkesin geçirdiği nöbet kendine özgü bazı farklılıklar gösterebilir. Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur: parsiyel nöbetler, beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetlerdir. Jeneralize nöbetler beyinde yaygın olarak başlarlar.
Nöbet türleri tedavi tercihini değiştireceğinden, ne tür nöbet olduğunun bilinmesi hangi epilepsi ilacının daha etkili olacağı konusunda yol göstericidir. Bu nedenle birisi nöbet geçirdiğinde nöbet hakkında notlar almak hatta video çekmek çok yarar sağlar.
Doktorunuza nöbetle ilgili bilgi vermenizde yararlı olabilecek durumlar:
• Nöbetten önce neler hissettiniz? (açlık, çeşitli hisler, uyku vb.)
• Tam o sırada ne yapıyordunuz?
• Değişik belirtiler hissettiniz mi? (bulantı başdönmesi, göğüs ağrısı...) kalp hastalığı, migren, panik atak, bayılma gibi bazı hastalıkları ayırt etmek için bunlar sorulur.
• Herhangi bir ilaç veya alkol aldınız mı?
• Nöbetle ilgili herhangi bir şey hatırlıyor musunuz?
• Dil ısırma, idrar kaçırma gibi bir yakınmanız oldu mu?
• Yere düşüp herhangi bir yerinizi yaraladınız mı?
• Kaç nöbet geçirdiniz? Epilepsiyi düşündürecek diğer faktörler var mı? (kafa travması, ailede epilepsi öyküsü, daha önce nöbet geçirme vb.)
Bu sınıflandırmalar karmaşıktır. Ancak tüm nöbet tiplerine sırasıyla yer vermektedir. Uluslararası Epilepsi İle Savaş Derneği (ILAE) tarafından yeni bilgilere göre güncellenmektedir. 1981 ve 1989 sınıflandırmaları birbirini tamamlayıcı iki sınıflandırmadır. Bu sınıflandırmalar halen güncel olarak kullanılmaktadır. 2001 sınıflandırması ise yeni önerilmiş ancak henüz benimsenmemiş bir sınıflandırmadır.
Tablo 1. Epileptik nöbetlerin klinik ve elektroensefalografik sınıflandırması, (ILAE 1981)
Parsiyel1 (fokal) nöbetler
A. Basit parsiyel nöbetler (bilinç durumu bozulmaksızın)
1- Motor semptomlu (hareketlerle ilişkili bulgular söz konusudur)
2- Somatosensoryel veya özel duysal semptomlu
3- Otonomik semptomlu
4- Psişik semptomlu
B. Kompleks parsiyel nöbetler (bilinç bozukluğu ile giden)
1- Basit parsiyel başlangıcı izleyen bilinç bozukluğu
• Basit parsiyel başlangıcı izleyen bilinç bozukluğu
• Otomatizmlerle giden
2-Bilinç durumunun başlangıçtan itibaren bozulması
• Sadece bilinç bozukluğu ile giden
• Otomatizmlerle giden
C. Sekonder jeneralize nöbete dönüşen parsiyel nöbetler
1- Basit parsiyel nöbetin (A) jeneralize nöbete dönüşmesi
2- Kompleks parsiyel nöbetin (B) jeneralize nöbete dönüşmesi
3- Basit parsiyel nöbetin kompleks parsiyel nöbete dönüşmesi ve ardından jeneralize nöbete dönüşmesi
II-Jeneralize nöbetler (konvülzif veya konvülzif olmayan)
1- Absans nöbetleri (dalma nöbetleri)
• Tipik Absans nöbetleri
• Atipik Absans
2- Miyoklonik nöbetler
3- Klonik nöbetler
4- Tonik nöbetler
5- Tonik-klonik nöbetler
6- Atonik nöbetler (astatik) (ani düşme nöbetleri)
III-Sınıflandırılamayan epileptik nöbetler
Yeterli bilgi olmayışı nedeni ile yukarıdaki kategorilere dahil edilemeyen nöbetlerdir. Çiğneme, ritmik göz hareketleri gibi bazı yenidoğan dönemi nöbetleri bunlardandır.
1- Parsiyel: Kısmi, bütünün bir bölümü
2- Somato: Vücut; sensoryel = duyu ile ilişkili
3- Otonomik: İstem dışı hareketlerle ilişkili örneğin kalp hızı, terleme gibi
4- Psişik: Hem aklı hem de beyni etkileyen
5- Otomatizm: Kişinin kontrolü altında olmayan yarı amaçlı hareketler. Örneğin yalanma, yutkunma hareketleri, elbiseleri çekiştirme ve sarhoş gibi yürüme şeklinde hareketler.
6- Sekonder jeneralize: Sınırlı bir bölgeden başlayıp yaygın hale dönüşen (genelde tonik-klonik nöbet oluşur)
Kompleks parsiyel nöbetler ile basit parsiyel nöbetlerin farkı, basit parsiyel nöbetlerde bilincin tümüyle açık olmasıdır. Ancak bu kişinin nöbeti durdurabileceği veya kontrol altına alabileceği anlamına gelmez.
Basit parsiyel nöbete yol açan elektriksel aktivite beynin küçük bir kısmından kaynaklanır. Kişinin nöbet anında yaşadıkları beynin hangi bölgesinin etkilendiğine bağlıdır.
• Temporal lob
• Frontal lob
• Parietal lob
• Oksipital lob
Temporal lob
Temporal lobun çok değişik fonksiyonları olduğu için buradan kaynaklanan basit parsiyel nöbetlerde çok değişik belirtiler görülebilir. Bunlar arasında ani korku hissi, daha önce olmuş bir olayı olmamış gibi veya olmamış bir olayı olmuş gibi hissetme, daha önce tanımadıklarını tanırmış gibi, tanıdıklarını tanımazmış gibi hissetme, hoş olmayan kokular ve tadlar, mideden yukarı doğru yükselen tarifi güç, hoş olmayan bir his olabilir. Bu belirtiler aura olarak adlandırılır ve eğer sekonder jeneralizasyon oluyorsa, bu bulgular bayılmadan önce kişiyi tedbir almak için uyaran bir belirti olarak faydalı olurlar.
Frontal lob
Buradan kaynaklanan nöbetler, temelde hareket ile ilgili belirtiler olması nedeni ile motor nöbetler olarak adlandırılır. Başın çevrilmesi, kolun yukarı kalkması, uzuvlarda sıçrayıcı, kasılıp gevşeme şeklinde hareketler görülebilir. Bazen beynin diğer bölgelerine de yayılarak jeneralize tonik-klonik nöbete dönüşebilirler. Eğer nöbet anında kişi örneğin sola dönüyorsa, veya sol kolda kasılma, hareket oluyorsa nöbet sağ frontal lobdan, sağa dönüyorsa sol frontal lobden kaynaklanıyor demektir. Bu lobda konuşma merkezi de bulunduğundan geçici konuşma durması ya da konuşmanın anlaşılmaz hale gelmesi de görülebilir. Bu tür nöbetlerden sonra kısa süreli güçsüzlük veya geçici felçler de görülebilir. Bu Todd paralizisi adıyla bilinmektedir.
Parietal lob
Parietal lob vücut duyularını algılar. Beynin bu bölümünden kaynaklanan nöbetler garip hislere neden olurlar. Duysal nöbetlerde geçici uyuşukluk, ağrı hissi gibi belirtiler görülebilir.
Oksipital lob
Bu alan görme ile ilgilidir. Görme alanının yarısını etkileyen flaş şeklinde ışıklar, değişik renkler görülebilir. Nöbet görüntülerin karşı tarafındaki beyin yarısından kaynaklanır. Görüldüğü gibi nöbet belirtilerinin çok iyi anlaşılması çok değerlidir. Hasta ve hasta yakınlarının nöbet belirtilerine dikkat etmesi ve doktoruna aktarması sonucu, nöbetin beynin hangi lobundan başladığı ve bulgular bir tarafta ise nöbetin karşı beyin yarıküresinden başladığı anlaşılabilecektir.
Bu tip nöbetlerde bilinç etkilenmesi olur. Nöbet esnasında bilincin etkilenmesi her zaman kişinin yere düşmesine neden olmaz ama kişi nöbeti hatırlamaz veya geçici hafıza kusuru görülür. Bazen çok dikkat edilmezse her şeyin farkında olunduğu sanılır.
Kompleks parsiyel nöbetler otomatizmler ile beraber seyredebilir. Çiğneme, yalanma, yutkunma, bir şey arar gibi şaşkın bakınma görülebilir. Bazen hasta elbiselerini çekiştirebilir, etrafta dolaşabilir, dakikalar sonra hatta bazen saatler sonra kendine geldiğinde hiçbir şey hatırlamaz.
Bazen basit veya kompleks parsiyel şeklinde başlayan bir nöbet tüm beyne yayılarak tonik-klonik (sekonder jeneralize tonik-klonik) nöbete dönüşür.
Tüm beyne yayılırlar. En sık rastlanan tipi jeneralize tonik-klonik nöbetlerdir. Eski terminoloji "grand mal"dir ve bazı hekimler bunu halen kullanır. Halk arasında sara nöbeti denince bu nöbet şekli akla gelir. Kısaca kişi önce kaskatı kesilir ve yere düşer. Tüm vücut kaslarında kasılıp gevşemeler bunu izler. Bu dönemlerde bilinç kaybı vardır. Hastalar yavaş yavaş tekrar kendilerine gelirler. Bilinç önce kısmen düzelir, hasta şaşkın haldedir, bir süre birşey hatırlamaz, uykulu bir hali vardır. Baş ağrısı ve kas ağrılarından yakınır.
Kendine gelme süresi kişiden kişiye ve nöbetin şiddetine göre değişir. Nöbet bir veya iki dakika sürer. Nöbet beş dakikadan uzun sürerse veya kişi ilk kez nöbet geçiriyorsa hemen tıbbi yardım için acil servise başvurmak gerekir.
Bu nöbetler öncesinde herhangi bir öncü belirtinin olmayışı kişi için dezavantajdır . Çünkü nöbet öncesi tedbir alma fırsatı kalmamaktadır. Ne yazık ki böyle ön uyarısız nöbetler tehlikeli kazalara neden olabilmektedir. Bu nedenle bu tür nöbeti olan kişilerin tehlikelere karşı daha dikkatli olması gerekir.
Bir uyarıcı işaret olmadığını söylememize rağmen pek çok kişi nöbetten saatler öncesinde kendisini iyi hissetmediğini, huzursuzluk ve ağırlık hissettiğini söylemektedir. Prodrom olarak adlandırılan bu dönemin algılanması öğrenilirse yararlı olacaktır.
Jeneralize nöbetler olarak adlandırılan tüm beyine yayılan nöbetlerdendir. Eski terminolojide küçük hastalık anlamına gelen "petit mal" mal adıyla anılıyordu. Hafif olan bu nöbetler çok sık olursa yaşamı etkileyebilir. Absans nöbetleri erişkinlerde de görülebilir ama nispeten nadirdir. Sıklıkla 6-12 yaş arasında görülür. Kızlarda daha sık rastlanır. İlaç tedavisine iyi cevap verir. Nöbet esnasında kişiyi gözlemleyenler, hayale dalmış zannedebilirler. Ancak absans nöbet sırasında kişi uyarıları algılayamaz ve çevresinden haberdar değildir, kısa süreli bilinç kaybı mevcuttur. Çocuklarda okulda öğrenmeyi ve çeşitli aktivitelere katılımı engelleyici olabilir. Cümlenin başını duyup sonunu duymayabilir ve bunun sonucunda çocukta davranış bozukluğu olduğu sanılabilir. Derin derin soluk alıp verme sırasında bu tip nöbetlerde artma görülmektedir. Bu nedenle tanı amacıyla yapılan EEG'de hastaya derin nefes alıp verdirilerek nöbet kaydedilmeye çalışılır. Nöbet sırasında EEG çekilmesinin tanının kesinleştirilmesinde en önemli anahtar olduğu unutulmamalıdır.

"Miyo" kas , "klonus" sıçrama anlamına gelir. Kaslarda kısa süreli ani kasılma ile kendisini gösterir. Bazen tüm vücudu etkiler, bazen tek veya iki kol ile sınırlı kalırken bazen baş da etkilenir. Bu sıçramaların uykuya dalarken olması fizyolojiktir, yani hastalık anlamına gelmez.

Tonik nöbet sırasında tüm kaslar kaskatı olur ve hasta yere düşer. Atonik nöbetlerde ise tam tersi olur, yani kasılma yerine kaslarda gevşeme olur ve kişi yere yıkılır. Ani yere yıkılmaya rağmen hızla tekrar kalkmayı başarırlar. Bu düşmeler genellikle öne doğru olur ve kişi başını yere vurabilir. Çok sık tonik ve atonik nöbetleri olanlarda başa geçirilen kask gibi özel koruyucu önlemler yararlıdır.Nedeni?
Hekim tanı koyduğunda, idyopatik, kriptojenik veya semptomatik olarak sınıflandırır.
İdyopatik- bilinen bir sebebi yok.
Kriptojenik - sebebi var ama mevcut araştırmalarla belli değil.
Semptomatik - sebebi belirlendi.
Jeneralize epilepsilerin çoğunluğu idyopatiktir. Beyinde herhangi bir hasar bulunamaz.
EEG
Elektroensefalografinin kısaltmasıdır. Kafa derisi üzerine yerleştirilen küçük gümüş disk elektrotlarla beyinden kaynaklanan çok küçük sinyaller cihaz tarafından kaydedilir. Hastaya herhangi bir elektrik akımı verilmez. Acı verici bir etkisi yoktur. EEG tetkiki tanıya yardımcı bir yöntemdir, beynin çalışması hakkında bilgi verir. Epilepside sık görülen elektriksel aktivite bozukluğunu gösterir ve beynin anormal çalışan bölümünü belirler. Normal EEG epilepsi olmadığını göstermez ve anormal EEG de her zaman epilepsi demek değildir. EEG sonuçlarının mutlaka uzman bir kişi tarafından yorumlanması gerekir.
Manyetik rezonans görüntüleme
Bilgisayarlı beyin tomografisi ve manyetik rezonans görüntüleme ise beynin yapısı hakkında bilgi verir.
Manyetik rezonans görüntüleme (MRI, MRG) kişinin beyninde epilepsiye yol açan nedeni belirlemek için kullanılır. Kısaca anlatılacak olursa kişi bu incelemede çember şeklinde büyük bir mıknatıs içerisine yatar vaziyette girer ve buradan elde edilen beyin görüntüleri bilgisayar tarafından analiz edilir. Her hasta için MRG tetkiki gerekmemekle birlikte, beyinde yer alan bir hadisenin ortaya konmasında en etkili görüntüleme yöntemi olma özelliğindedir. MRG epilepsi dışındaki pek çok hastalığı da araştırmak için de kullanılmaktadır. Yapılan MRG filminin iyi sonuç vermesi için doktorunuzun filmden beklentilerini ve sizin durumunuzu tetkiki yapacak laboratuvara detaylı şekilde bildirmesi çok değerlidir.
Kan tetkikleri
Hekim genellikle çeşitli kan tetkikleri de yaptırarak hastanın genel sağlık durumunu değerlendirip ve epilepsiden sorumlu olabilecek durumları araştıracaktır.
Epilepsi tedavisinde en önemli nokta nöbetleri durdurmaya yönelik olarak seçilen ilaçların düzenli ve planlı kullanımıdır. Hekimler genellikle tek bir epilepsi ilacı ile tedaviye başlamayı tercih etmektedirler. Eğer bu ilaç nöbetleri yeterince kontrol altına alamıyorsa, o zaman ilaç değişimi yapılabilir veya ikinci bir ilaç eklenebilir. Her ilacın yararı yanı sıra yan etkilerinin de olması söz konusudur. Bu ikisini dengelemek hassas bir iştir. Bazı kişilerde herhangi bir yan etki görülmezken bazen de yan etkiler ortaya çıkabilir. Her ilacın farklı yan etkileri söz konusudur. Bu yan etkilerin büyük bir kısmı vücudun ilaca alışması ile kaybolur. En sık rastlanan yan etkiler uyku hali, baş dönmesi ve dengesizliktir. İlaca yeni başlandığında bu yan etkilerin birkaç hafta içinde kaybolması beklenir. Uzun sürmesi ve azalmaması durumunda doktorunuzu aramalısınız. Bazı insanlar bazı ilaçlara karşı alerjiktir. Böyle durumlarda basit bir deri döküntüsü bile olsa doktorunuzu haberdar edin, eğer gerek olursa doktor ilacı değiştirerek size yeni bir ilaç başlayacaktır. Bazı ilaçlar-genellikle daha eski ilaçlar-çok uzun süre kullanıldığında hafıza ve konsantrasyon kusurlarına, çocuklarda aşırı hareketliliğe, dişetlerinde büyümeye sivilcelere ve kilo artışına neden olabilirler. Bazen yan etkiler nedeniyle doktorunuz size uygun başka bir ilaca geçebilecektir. Bazen de hiç nöbet olmaması karşılığında bir miktar yan etkiye razı olmak gerekebilmektedir. İlaç tedavisinin yanında bazı hastalar cerrahi tedaviden yararlanabilir. Cerrahi tedaviye karar vermeden önce hastanın nöbetlerinin tıbbi tedaviye dirençli olduğunun gösterilmesi gerekir. "Primer jeneralize epilepsi" denilen, beyinde odak mevcut olmayan, bir kısmının ailesel olduğu gösterilebilen epilepsilere ve ayrıca "çocukluk yaş grubunun iyi huylu parsiyel başlangıçlı nöbetli" epilepsi hastalarına kesinlikle uygulanmaz. Ayrıca hastanın ilerleyici bir hastalığı olması epilepsi cerrahisi yararlarını kısıtlayabilir. Ciddi medikal problemi olan hastalarda epilepsi cerrahisinin yarar ve zararları göz önüne alınarak karar verilir. Bu nedenle hastaların en az 2 yıl ilaç kullanması gereklidir. En az 2-3 uygun antiepileptik ilaçın tek tek (monoterapi) ve beraber (politerapi) yeterli dozda ve sürede kullanılması sağlanmalıdır. Bu ilaçların nöbetleri kontrol edinceye kadar veya kabul edilemeyen doza bağlı yan etkiler gelişinceye kadar tedrici olarak artırılması gerekir. Nöbetlerinin nedeninin beyinde tümör, damarsal anormallik gibi yapısal bozukluğa bağlı olduğu hastalarda, cerrahi tedaviye daha erken karar verilebilir.
• Hastanızın ilaçlarını düzenli almasını sağlayın.
• Hastanız nöbet geçirdiği takdirde tehlikede kalabileceği yerlerde yalnız olmamasını sağlamaya özen gösterin (trafik, deniz, havuz, balkon gibi...) Ama bunu yaparken hastayı aşırı baskı altına almayın.
• Nöbet esnasında yapacağınız şeyler, vücut şekli uygunsuz bir durumda ise ağzından tükürük geliyorsa onu yan çevirmektir.
• Birşeyler koklatma, su dökme, dişlerini açmaya çalışma gibi çabalar hastanıza yarardan çok zarar getirecektir.
• Eğer sık nöbet geçiren bir hastanız varsa, her zamankinden farklı şekilde gelişen bir nöbet geçirdiğini veya süresinin uzun olduğunu düşünüyorsanız en yakın sağlık kuruluşuna ivedilikle başvurmalısınız.
• Hastanızın takip edildiği merkez ya da doktor ile bağlantınız düzenli olmalı. İstenilenleri titizlikle uygulamanız sizin ve hastanızın yararına olacaktır.
Bazı epilepsili kadınlar adet dönemleri ile nöbetleri arasında bir ilişki olduğuna dikkat etmişlerdir. Örneğin, nöbet sıklığında adet dönemine yakın zamanlarda bir artış olabilir. Bu cinsiyet hormonlarının beyin kabuğundaki sinir hücrelerinin uyarılabilirliğini değiştirmesi nedeniyledir. Nöbetlerinizin adet dönemlerinizle ilişkili olduğunu saptadıysanız bunu doktorunuza bildirin. Bu dönemlerde tedavinizde bazı değişiklikler yapılabilir.
Diğer kadınlar gibi siz de doğum kontrol yöntemlerinden birini seçebilirsiniz. Seçiminiz sizin özel kişisel durumunuza bağlı olacaktır ancak birkaç noktaya dikkat etmek yararlıdır:
• Bazı antiepileptik ilaçlar karaciğerde doğum kontrol ilaçlarının yıkılmasını artırır ve bu durum da bu tip ilaçların etkinliğini azaltabilir. Bu nedenle doktorunuzun daha yüksek dozlu doğum kontrol hapı içeren bir reçete yazması gerekebilir. Özellikle gebe kalmak istemiyorsanız doğum kontrol hapları kadar diğer korunma yöntemlerini de kullanmanız önerilebilir.
• Rahim içi araç kullanımını seçtiyseniz, epilepsi üzerine bir etkisi yoktur.
• Doğum kontrolünde, sizin için en uygun korunma yönteminin hangisi olduğuna Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanınız, tedavinizi yürütmekte olan doktorunuz ve siz birlikte karar vermelisiniz.
Gebe kalmadan önce doktorunuzla görüşmenizdir. Birlikte, sağlığınız ve yaşam tarzınız ile gebelik süresince epilepsi hastalığınızın tedavisinin nasıl yapılacağı ve nasıl izleneceğiniz konularını görüşmelisiniz. Sizin nöbetlerinizin en iyi şekilde kontrolü yapılırken aynı zamanda bebeğinizin de en düşük riskle izlenmesi gerekmektedir. Siz ve doktorunuz aşağıdaki konuları konuşmalısınız:
• Gebeliğiniz süresince epilepsi hastalığınız için ilaç kullanmaya devam etmeli misiniz? Hangi ilacı ve ne kadar dozda kullanmalısınız. Doktorunuz mümkün olduğunca en düşük dozda ve tek bir ilaçla sizi tedavi etmeye çalışacaktır. Bazı kadınlarda ilaçlar tam olarak kesilebilir ancak diğerlerinde ilaçlara devam etmek gerekecektir. Tedavinizdeki değişiklikler mutlaka doktorunuz tarafından yapılmalıdır.
• Ne çeşit bir diyet uygulamanız gerekecek? Vitamin ilaçları almalı mısınız? İhtiyaçlarınız neler olacak? Yapraklı yeşil sebzelerde bulunan bir vitamin olan folik asit, spina bifida gibi sinir sistemi anormallikleri riskinin azaltılmasında önerilmektedir. Önerilen doz epilepsili kadınlarda daha yüksektir. Bu tedaviyi almadan önce doktorunuza danışmalısınız.
• Epilepsi gebeliğimi, gebeliğim epilepsimi etkileyebilir mi? Bazı kadınlarda tüm gebelik süresince hiç nöbet gözlenmez iken daha az bir kısmında hormonal değişiklikler veya tedavideki değişiklikler nedeniyle nöbetlerde artış görülebilir. Gebelik sırasında bazı nöbet tipleri bebek için zararlı olabilecek kadar artabilir ve bunu doktorunuzla konuşmak zorunda kalabilirsiniz.
• İdeal olan, gebeliğiniz süresince sizi izleyecek epilepsi konusunda deneyimli bir nöroloji uzmanı ve kadın hastalıkları ve doğum uzmanının ekip olarak çalışmasıdır. Durumunuz, tedaviniz ve gebelik sırasında gelişebilecek değişikliklerle ilgili olarak bu ekip çalışmasının mümkün olduğunca erken dönemde başlaması gerekmektedir.
• Bebeğim zarar görebilir mi? Tüm anneler bebeklerinin sağlığı ve güvenliği ile ilgili endişeye kapılırlar. Sağlıklı, sorunsuz bir gebelikle normal bir doğum %97 dolayındadır. Epilepsi hastalığına sahip bir anneyseniz bebeğinizin sağlıklı olarak doğma oranı %90’dan fazladır. Bu fark çoğunlukla epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar nedeniyle gelişebilecek sorunların bir sonucudur. Bu kaygı verici görünebilir, ancak sorunların çoğunluğunun küçük ve önemsiz sorunlar olduğunu düşünürseniz bu durum o kadar önemli olmaz. Diğer yandan, spina bifida ve kalp anomalileri gibi daha ciddi sorunlar ender ortaya çıkan durumlardır.
• Gerçekte epilepsi hastalığı olmayan bir anne adayına göre biraz daha artmış bir risk taşıyorsunuz ancak bu risk hala düşüktür ve epilepsi hastası kadınların büyük bir çoğunluğu sağlıklı bir bebek dünyaya getirirler. Doktorunuz bebeğinizle ilgili bir durumdan şüphelenirse, ultrason ve doğum öncesi diğer tanı yöntemleri ile büyük ölçüde bunların ortaya konmasını sağlar.
Siz ve bebeğiniz epilepsi açısından iyi izlendiyseniz, epilepsi normal doğum ve doğum sancısı açısından bir sorun oluşturmaz. Ancak dikkat etmeniz gereken birkaç noktayı hatırlatmamız gerekecek:
• Doğum sancısı devam ederken de ilaçlarınızı aldığınızdan emin olmalısınız. Bu konuda hemşireden veya yakınlarınızdan yardım alabilirsiniz.
• Hastaneye başvurduğunuzda yattığınız odadan sorumlu hastane personeli ve ebeye epilepsi hastalığınız olduğunu söylemeyi unutmayın. Sizin ilaç zamanlarınız yattığınız bolumun ilaç zamanlarından farklı olabilir.
Bebeğinizi emzirmemeniz için bir neden yoktur. Elbette aldığınız epilepsiye yönelik ilaçlar az miktarda sütünüze geçebilir fakat bu zararlı düzeyde değildir (bebeğiniz rahimde iken de belirli miktarda ilaca mazur kalmaktadır). Emzirmenin ilk günlerinde bazı ilaçlar bebeğinizde bir miktar uyuklamaya neden olabilir. Bu durum devam ederse doktora danışmalısınız.
Diğer bir sorun bebeğinizi beslemek icin gece uykularınızın kesintiye uğramasıdır. Uykusuzluk nöbetlerinizi arttırıyorsa gece beslenmeleri için sütünüzü şişeye alarak bir başkasi tarafından verilmesini sağlayabilirsiniz.
Bebeğe sahip olan pek çok epilepsi hastasının çocuklarına çok iyi baktıkları bilinmektedir. Ancak burada birkaç küçük hatırlatmayla kaza riskini azaltmaya yardımcı olmaya çalışacağız:
• Herhangi bir nöbet geçirirseniz çocuğunuzun üstüne düşmekten kaçınmak için duvara dayanarak, etrafınız yastıklarla çevrilerek düz bir zeminde bebeğinizi beslemeniz ve altını değiştirmeniz uygun olur. Bebeğiniz daha büyüyüp katı gıdaları almaya başladığında yatağının zemine yakın olması ve beslerken yanına oturmanız uygun olur.
• Bebeğinizi kucağınıza aldığınızda etrafınızda yastıkların ve yumuşak şiltelerin olmasına dikkat edin.
• Tek başınıza iken bebeğinize banyo yaptırmayın.
• Nöbetinizin geleceğini hissedebiliyorsanız bebeğinizi beslerken veya yıkarken üstüne düşmekten kaçınacak şekilde pozisyonunuzu ayarlayın.
• Bebeğinizi kucakta taşımayın, bebek arabasına koyarak gezdirin.
• Bebeğinizin yanında sıcak içecekler ve sigara içmekten kaçının.
• Yeterli oranda dinlenmeye ve uyumaya çalışın.
• Özellikle bebeğiniz küçükken yardım kabul etmekten kaçınmayın.
Ülkemizde askerlik hizmeti bakımından epilepsili hastalarının durumu Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yönetmeliği ile belirlenmiştir. Bu yönetmeliğin 6. Maddesine göre, "Askerlik çağına giren yükümlüler, askerlik yoklamasında veya askeri hastanelerin sağlık kurullarında, askerliğe elverişli olanlar ve askerliğe elverişli olmayanlar olmak üzere gruplandırılır.
1) Askerliğe elverişli olanlar: Sağlık yetenekleri bakımından hiç bir hastalık ve arızası bulunmayanlar ile hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar listesinin A dilimine girenlerdir.
2) Askerliğe elverişli olmayanlar: Hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin B ve D dilimlerine girenlerdir.
Yönetmeliğinin 12. maddesi askerlik çağında ve er ya da erbaş olacak erkeklerin, epilepsi hastalığı bakımından askeri hastanelerden alınacak sağlık kurulu raporlarına bağlı olarak değerlendirmelerini yapmaktadır. 12 Maddenin A diliminin 1. fıkrası "epilepsi dışında kalan sinir sisteminin hafif derecedeki paroksismal hastalıkları ya da arızalarını" belirler ve bu dilime girenler askerlik yapabilirler. A diliminin 2. fıkrası ise "klinik ve laboratuvar bulguları normal olup da EEG'de belirgin bulgular (fokal veya jeneralize diken, keskin dalga kompleksleri, fokal veya jeneralize yavaş aktiviteler) gösterenleri kapsar ve bu özelliği gösterenler de askerlik yapabilmektedirler.
12. Maddenin B dilimine uyan hastalık ve arıza yoktur. 12 Maddenin C dilimini 12. maddenin A ve D dilimlerindeki hastalık ve arızaların tedavi ve nekahat halleri oluşturmaktadır.
12. Maddenin D dilimi ise 5 fıkradan oluşmakta ve bu fıkralara girenler askerlik hizmeti bakımından elverişsiz sayılmaktadırlar. D)1. Klinik gözlem sonucu ilgili uzman tabip tarafından nöbeti görülen belirli bir nedene bağlı olan, nedenin giderildiği ya da giderilmediği ya da nedeni saptanmayan bütün örnek epilepsiler. D)2. Klinik observasyonla epilepsi nöbeti gözlenmeyen, ancak çocukluğundan beri epilepsili olduğu anamnezi, epilepsi nöbetleri geçirdiğini belirten klinik işaretler ve tıbbi dokümanlara (her türlü ilgili uzman raporları, EEG raporları,reçeteler, vb.) dayanan, uzman tabibe kesin tanı veren bütün örnek epilepsiler. D)3. Tardiv olarak ortaya çıkan, belirli bir nedene bağlı ya da nedeni saptanamayan ve ilaçlarla kontrol altına alınanamayan bütün örnek epilepsiler. D)4. (Ek: 20/9/1988 - 88/13300 K.)
Nedeni saptanamayan ya da belirli nedeni giderilmiş, seyrek gelen ve ilaçlarda kontrol altına alınabilen bütün örnek epilepsiler. D5. Askerlik görevi ile bağdaşmayacak derecedeki epilepsiler dışında kalan sinir sisteminin paroksismal hastalıkları ya da arızaları (narkolepsi, somnambulizm vb.) (1) [ NOT: Kardiyazol aktivasyonu ile epilepsi nöbeti uyarılanlar epileptik kabul edilmez].
• Bu yönetmelikten anlaşılacağı gibi, epilepsi hastası erkek çocukların hastalıklarını belgeleyen inceleme ve uygulamalara ait her türlü evrakın (EEG, BBT ve MRG filmleri, ilaç reçeteleri, uzman doktor raporları, hastanelerden alınmış epikrizler vb.) düzenli saklamasının, askerlik çağına geldiklerinde durumlarının doğru değerlendirilmesi bakımından önemi açıktır.
Status Epileptikus (Uzun süren durdurulamayan nöbetler)Aşağıdaki durumlardan herhangi birisi ile karşı karşıya iseniz ambulans çağırın:
• Hasta suda nöbet geçirdiyse (örneğin yüzerken)
• Hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğuna dair hiçbir bilgi yoksa veya hastanın bu nöbetinin bir epilepsi hastalığı nedeniyle geçirilip geçirilmediğini bilmiyorsanız
• Kişi yaralanmışsa, gebe ise veya diyabetik ise
• Nöbet 5 dakikadan daha uzun süredir devam ediyorsa
• İkinci nöbet, ilk nöbet bittikten çok kısa bir süre sonra başlıyorsa
• Kasılmalar bittikten sonra kişinin bilinci açılmıyorsa
 
• Nefes almada sorun varsa
• Şuur açılmaksızın nöbetlerin peş peşe olması
• 10 Dakikadan uzun süren şuur bulanıklığı
• Daha önce epilepsi olmayan bir kişide ilk nöbetin olması
• Kardiyopulmoner resüsitasyon ihtiyacının varlığı
Öncelikle sakin olun, hastanın yanından ayrılmayın, yardıma gerek varsa başkasını gönderin.
• Hastanın hareketlerini durdurmaya VE/VEYA engellemeye çalışmayın!
• Hastayı güvenli bir yere yatırın veya alın!
• Yaralayabilecek ucu sivri veya sert eşyalardan (Sivri köşeler vb.) hastayı uzaklaştırarak veya bunları hastanın yanından uzaklaştırarak hastayı koruyun!
• Sıkı giysileri varsa giysilerini gevşetin (kravat, kemer gibi), şayet takıyorsa gözlüğünü çıkartın!
• Sabit ve rahat olacak bir şekilde onu bir tarafa doğru yatırıp, tükürüğünün dışarı akması sağlayın. Rahat nefes alması için mümkünse ağzını ve solunum yolunu açık tutun!
• Asla ağzına bir şey sokmaya veya koymaya (örneğin, dişlerini sıkıyorsa açmaya veya su vermeye ) çalışmayın!
• Çene ile ilgili zorlayıcı hareketler zararlıdır!
• Nöbet sırasında ilaç vermeye çalışmayın, kendi kendinize nöbetin geçmesine yönelik bir şey yapmayın! Soğan, kolonya vb. şeyler koklatmayın!
• Epilepsi krizi olduğu bilinen bir kişi ise yapay solunum veya kalp masajı yapılmasına gerek yoktur!
• Hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğunu gösteren ve/veya öyle ise sizin neler yapmanız gerektiğini açıklayan bir kart veya sağlık karnesi olup olmadığına bakın!
• Nöbetinin bitmesini bekleyin!
• Unutmayın ki, sıklıkla nöbet sonrasında kişi yorgun, ne yaptığını bilemez haldedir, dolayısıyla bu aşamada elinizden geldiğince sakin ve güven verici olun! Engellemeler olumuz olabilir ama açık bir cama veya yola doğru gitme vb. hareketlere yumuşakça engel olun!
• Nöbet hakkında verebileceğiniz bütün bilgilerin hem hastaya, hem de doktora yardımcı olacağını unutmayınız! Türk Epilepsi ile Savaş Derneği web sitesini (http://www.turkepilepsi.org.tr) adresine girerek ziyaret edebilirsiniz.

 


"Miyo" kas , "klonus" sıçrama anlamına gelir. Kaslarda kısa süreli ani kasılma ile kendisini gösterir. Bazen tüm vücudu etkiler, bazen tek veya iki kol ile sınırlı kalırken bazen baş da etkilenir. Bu sıçramaların uykuya dalarken olması fizyolojiktir, yani hastalık anlamına gelmez.

 

 

"Miyo" kas , "klonus" sıçrama anlamına gelir. Kaslarda kısa süreli ani kasılma ile kendisini gösterir. Bazen tüm vücudu etkiler, bazen tek veya iki kol ile sınırlı kalırken bazen baş da etkilenir. Bu sıçramaların uykuya dalarken olması fizyolojiktir, yani hastalık anlamına gelmez.

 

 

"Miyo" kas , "klonus" sıçrama anlamına gelir. Kaslarda kısa süreli ani kasılma ile kendisini gösterir. Bazen tüm vücudu etkiler, bazen tek veya iki kol ile sınırlı kalırken bazen baş da etkilenir. Bu sıçramaların uykuya dalarken olması fizyolojiktir, yani hastalık anlamına gelmez.